Apollo 11’in Görevi ve Gizemleri
Soğuk Savaş döneminde en önemli savaş meydanı aslında uzaydı. ABD ve Sovyetler Birliği arasında başlayan bu amansız çekişme, Sovyetlerin “Sputnik” hamlesi ile resmi olarak iki ülke arasında bir yarışa döndü. Bu yarışın sonunda ABD Apollo 11 ile zaferini ilan etti ancak Apollo 11’in görevi ve gizemleri nelerdi? Bu yazımızda birlikte inceleyelim.
Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği 1957 yılında uzaya ilk Sputnik uydusunu fırlattı. Bu hamlesi ile en büyük düşmanı ABD’ye hem maddi hem teknoloji açısından üstünlüğünü kabul ettirmeye çalıştı. John Kennedy’nin ABD Başkanı seçildiği 1961 yılında Sovyetler uzaya ilk kez insan yolladı. Bu olayların sonucunda Amerika’nın kamuoyu Sovyetlerin teknolojilerinin kendilerinden çok daha iyi olduğunu kabul etmişti.
Bu olayların ışığında ABD rakibine karşı yenilgiyi kabul etmedi. 1962 yılında Kennedy halkına seslendi. “Biz Ay’a gitmeyi tercih ediyoruz!” söylemi bütün dünyada yankılandı ve ABD yarışa tekrardan dahil oldu. Fakat Sovyetler bir süre daha birinciliği elinde tutmaya devam etti ve uzay aracını Ay’a ilk kez 1965’te gönderdi. Bu sırada ABD hala Apollo programını gerçekleştirmek için çalışıyordu.
Apollo 11’in Gerçekleşmesi Adına Neler Yapıldı?
Apollo 11 aslında birkaç sene içerisinde gerçekleştirilmiş ve sadece üç astronotun başarısı ile olmuş bir program değildi. Uzun süreli çalışmaların ve çokça emeğin sonucuydu. Eğer gerekli adımları sıralamamız gerekirse şöyle listeleyebiliriz:
- ABD uzay üssü NASA bu proje için 25 milyar dolar harcadı.
- Projede 400 bin kişi çalıştırıldı.
- 1967’de başlatılan Apollo 1’de üç astronot görev sırasında yanarak öldü. Bu olay, Apollo projesinde ölümle sonuçlanan ilk ve son deneme oldu.
- Apollo 8 görevi Apollo 11 için rotayı çizdi. Apollo 8 görevinde Ay’ın yörüngesine gidildi. Bu şekilde asıl iniş sırasında gerekli olacak navigasyon sistemleri ve teknikleri denendi.
Apollo 11 Görevi
Apollo 11 görevinin gerçekleştirilmesi adına üç astronot seçildi: Buzz Aldrin, Neil Armstrong ve Michael Collins. Bununla beraber kullanılan uzay aracı üç tane modülden oluşuyordu. İlk modül Apollo Komuta Modülü’ydü. Bu kapsül üç astronot için de yeterli alanı içeriyordu. Bu modül geri dönüş için kullanıldı. İkincisi ise Ay’a iniş için kullanılan Ay Modülü’ydü. Bu modüle sadece iki kişi binebiliyordu. Bunlar ise Neil Armstrong ve Buzz Aldrin oldu. Son modül ise Kartal olarak adlandırılmıştı.
Ay yüzeyine sadece Neil Armstrong ve Buzz Aldrin indi. Michael Collins Ay’ın yörüngesinde Komuta Modülü’nde durarak diğer astronotun görevi tamamlamasını bekledi. Ay’a ilk ayak basan Armstrong oldu. O sırada dünyaca ünlü söylemini gerçekleştirdi: “Bu, benim için küçük, insanlık için büyük bir adım.”
Gerekli incelemeler sağlandıktan sonra astronotlar Komuta Modülü içinde Büyük Okyanus’a inişi gerçekleştirdiler. Görev toplamda sekiz gün sürdü. Herhangi bir sorundan kaçınmak adına astronotlar bir süreliğine karantinada kaldı. Fakat o karantinanın güvenliği bugün bile tartışılmaktadır. Nitekim bu durum da Apollo’nun gizemlerinden biridir.
Apollo 11’in Gizemleri
Apollo çok fazla insanın çalıştığı, büyük yatırımların yapıldığı yıllar süren bir projeydi. Bu süreç boyunca bugün bile hala gizemini koruyan bir sürü olay yaşandı. Bu olayların bazılarına NASA tarafından açıklama getirilse de büyük bir kitle için hala çözülmemiş sayılıyor. Bu gizemleri gözden geçirelim:
1. Appollo 11 Görevi Sonrasında Dünya’ya Ay Mikrobu mu Getirildi?
Appollo 11 tamamlandığında, astronotlar karantinaya alınırken yapılan bazı hatalar Ay mikroplarının Dünya’ya bulaşmasına neden olmuş olabilir. Üç astronot Apollo 11 görevinden döndüğünde fırçalanarak temizlendi, özel kıyafetler giydirildi ve herhangi bir Dünya dışı canlı getirilmediğine emin olunana kadar karantinada tutuldu. Fakat astronotlardan biri olan Collins’in yaptığı açıklama bu önemlerin düşünüldüğü kadar koruyucu olmadığı yönündeydi.
Collins, modül denize indiğinde kapağının açıldığını ve bunun bile var olan tüm Ay mikroplarının denize karışmasına neden olduğunu belirtti. Aynı zamanda, problem sadece modül içindeki mikropların denize karışması problem değildi. Bir diğer astronot olan Aldrin, kurtarma ekiplerinin onları fırçayla temizledikten sonra fırçaları denize attığını belirtti. Bu olayların ışığında Ay’dan Dünya’ya gelmiş mikropların olabileceği düşünülüyor. Fakat Dünya atmosferinde ne kadar etkili olacakları bilinmezliğini koruyor.
2. Apollo 8 Gizemi
Apollo 8 projesinde mürettebatın beşinci gününde astronot konuşmaları canlı bir şekilde dinleniyordu. Bütün Dünya’da yayınlanan o konuşmalar heyecan içinde takip ediliyordu. Ancak o sırada bağlantı astronotlar ile on dakika boyunca kesildi. Tekrardan bağlantı sağlandığında, astronot James A. Lovell Jr.’dan şu sözcükler duyuldu.
“Her yerde uçan daireler var. Kaç tane olduklarını bile bilmiyorum.” Bu olayın devamı kamuoyu ile paylaşılmadı ve yayın hemen olarak kesildi. Olayın aydınlatılması ile ilgili olarak net bir açıklama hiç gelmedi. Bugün bile olaya açıklık getirilmiş değil. O gün Lovell’ın gördükleri uzaylılar mıydı, bunu hiç öğrenemedik.
3. Apollo 11 Gerçekten Ay’a Gitti mi?
Elli sene geçmiş olmasına rağmen bugün bile Armstrong’un gerçekten Ay’a ayak basıp basmadığı hakkında birçok tartışma var. Bugün bile birçok kişinin aklını karıştıran kanıtlar NASA tarafından açıklansa bile belli bir kısım için gizemini koruyor. Gerekli açıklamalara da inanıp inanmamak size kalmış durumda.
Eğer uzaya meraklıysanız size önerdiğimiz bu bilim kurgu filmlerini mutlaka izleyin.
İlk teori bayrağın sallanması üzerine. Ay’da atmosfer olmadığı için bayrağın sallanması zihinlerde soru işareti bırakan bir durum. Atmosfer olmamasına rağmen bayrağın üzerinde oluşan dalgalar yüzünden birçok kişi bu görevin gerçekliğini sorguluyor. NASA’dan gelen cevap ise bayrağın dik bir kiriş üzerine tutturulmuş olması. Bununla birlikte NASA, bizim gördüğümüzün dalgalanma olmadığını sadece bir salınma hareketi olduğunu ileri sürüyor.
Apollo 11, Diğer bir teori ise Ay’ın yüzeyinde modül aracının gözükmüyor oluşu. Astronotların ayak izlerinin bu kadar net olması ve aynı zamanda modülün izlerinin net bir şekilde gözükmemesi kafaları karıştırıyor. Yapılan açıklamaya göre Ay’da modülün ağırlığı çok daha az geldiği için etkisinin azaldığı yönünde. Bununla beraber, astronotların ayakları modülün yüzeyine göre daha küçük olduğu için yaptıkları basıncın daha fazla olduğu düşünülüyor.