Simyacılar Tarafından Keşfedilen Maddeler
İnsanoğlu bin yıllardır ölümsüzlük, sınırsız zenginlik gibi gerçek olamayacak hayaller peşinde koşmuş, pek çok zaman da bunların gerçek olabileceğine inanmıştır. Simya; basit madenlerin altına dönüştürülmesi, insan vücudunu ve ruhunu mükemmel yapacak ve ölümsüz kılacak iksirlerin yapılması, tedavisi olmayan hastalıkların ilaçlarının bulunması gibi hedefleri olan bilimdışı çalışmaların ortak ismidir. Alşimi ve batıda alchemy olarak da bilinmektedir. Simyacılar tarafından keşfedilen maddeler ise simyanın önemini gösteren en önemli bulgulardır.
Simyanın bilinen tarihi, çok eski dönemlere dayanmaktadır. Çin, Hindistan, İran, Mısır, Antik Yunan’da ve İslam coğrafyasında simya ile ilgili çalışmalar yapan simyacılar 19. yüzyıla kadar bu çalışmalara devam etmişlerdir. Simyacının işlemleri sırasında istediği şey elindeki malzemenin dönüşerek başka bir madde ya da somut olmayan güce dönüşmesidir. Bu çalışmaların tamamı bilimsel dayanak, gözlem ya da tutarlılıktan uzak; sanrı, his, bazen düş gibi belirsiz kaynaklara ve sübjektif kanılara dayanmaktadır.
Simyacıların Hedefi Nedir?
Simyacıların çok farklı inanç sistemleri olduğundan madde ve mana arasında değişik bağlantılar olduğunu düşünüyorlardı. En çok odaklandıkları konu ise altındı. Pek çok somut materyalin altına dönüştürülebileceği inancı ile denemelerine yılmadan devam ediyorlardı. Hemen hemen tüm simyacıların altına olan ilgisi, tahminlerimizin çok ötesinde takıntı derecesine varmış bir tutkuydu.
Gerçeğe dayanmayan iddialar, bilimsel dayanağı olmayan gözlem yorumları ve objektiflikten uzak yorumlama yönüyle simyanın amacı; bilim yapmak değil, bir hayalin peşinde koşmaktır diyebiliriz. Simyacının en büyük amacı hedefine ulaşmaktır, hedefe giden yolda mantıklı açıklamalar ihtiyacı yoktur. Her bir simyacı dönemin getirdiği ihtiyaçlar ve kişilik yapısına uygun çalışmalar yapmıştır. Kimi için en büyük hedef kumdan altın üretmek iken kimi kişiyi görünmez kılacak o sihirli içeceği bulmak için çalışmıştır.
Simyanın Tarihçesi
Simya üzerine düşüncelerin başlangıç noktasını belirlemek mümkün değildir. Tarih boyunca dünyanın pek çok noktasında var olmuş simyacıların büyük bir tutku ile çalışmalarını sürdürdüklerine dair pek çok kayıt bulunmaktadır. Simyanın bilimdışı bir ekol olduğunu dile getirsek de kimyaya ve bilime olan katkısını da göz ardı etmemiz mümkün değildir. Simyacıların gerçekleştirdiği çalışmalar yüzyıllarca süregelmiş, simya alanında yapılan çalışmaların birikimi bugün kullandığımız pek çok malzemenin de ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Her ne kadar simyaya kimyanın kökeni diyemezsek de bilimin primitif bir hali olduğu yorumunu yapmak mümkündür.
Pek çok maddenin birbirine karıştırılması, dünya üzerinde asla yan yana gelmemiş malzemelerin belli oranlarda karıştırılması, tüm bu karışımların farklı fiziksel koşullarda yapılması ya da karışımların çeşitli metotlar ile işlemden geçmesi simyacıların yaptığı çalışmaları özetleyebilir.
En Ünlü Simyacılar
Doğa filozoflarının pek çoğu doğrudan simya ile ilgilenmişlerdir. Bilinen pek çok Yunanlı düşünür, her şeyin temeli olan maddenin ne olduğuna dair tartışmalarla simya çalışmalarına düşünsel katkıda bulunmuşlardır:
- Isaac Newton,
- Johann Rudolf Glauber,
- Arnaldus de Villa Nova,
- Ebu Musa Cabir bin Hayyan,
- Nikolas Flamel,
- Robert Boyle günümüze kadar ününü korumuş olan en ünlü simyacılardır.
Pek çoğu döneminin en ünlü bilim insanı olan yüzlerce kişi astronomi, matematik, kimya, tıp ile ilgilenirken aynı zamanda simya çalışmalarını da sürdürmüşler, bu çalışmalar sayesinde onlarca buluş yapmışladır. İnsanlar her dönem simyacıların çalışmalarına büyük ilgi duymuş ve takip etmişlerdir.
Dilerseniz Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını incelediğimiz içeriğimizi de ziyaret edebilirsiniz.
Simyacıların Keşifleri
Yüzyıllar boyunca sürdürülen simya çalışmaları sonucunda cıva, nitrik asit, sönmüş kireç gibi pek çok kimyasal madde bulunarak insanlığın kullanımına sunulmuştur. Ayrıca cam, teleskop, barut gibi pek çok gelişme simya çalışmaları sayesinde kazanılmıştır. Simyacıların çalışmaları sayesinde damıtma, ayrıştırma, süblimleşme, fermantasyon, filtreleme gibi modern bilimde kullanılan tekniklerde de gelişmeler yaşanmıştır. Simya çalışmaları sonucunda bulunan, bugün kullanımına devam ettiğimiz maddeler şunlardır:
- Sabun – Na-stearat + Na-oleat + Na-palmitat
- Arap Sabunu – K-stearat + K-oleat + K-palmitat
- Turuncu Boya – Kurşun Oksit (PbO)
- Beyaz Boya – Çinko Sülfit (ZnS)
- Göz Taşı – Bakır Sülfat (CuSO4)
- Zaç Yağı – Sülfürik Asit (H2SO4)
- Kezzap – Nitrik Asit (H2SO4)
- Tuz Ruhu – Hidroklorik Asit (HCl)
- Kıbrıs Taşı – Demir II Sülfat (FeSO4)
- Sirke Ruhu – Asetik Asit (CH3COOH)
- Şap – Potasyum Alüminyum Sülfat (KAl) (SO4)2
- Sarı Zırnık – Sodyum Sülfür (Na2SO4)
- Hint Güherçilesi – Potasyum Nitrat (KNO3)
- Şili Güherçilesi – Sodyum Nitrat (NaNO3)
Modern dünyada bilimin ışığı ile aydınlanan insan simyaya olan inancını kaybetse de fantastik bir öge olarak sempatisi sürmektedir. Simyacıların öyküleri ya da onlara atfedilen uydurma iddialar ilgi çekmeye devam etmektedir.