Dudaktan Kalbe Kitap Özeti ve Analizi
1923 yılında kaleme alınan Dudaktan Kalbe romanı genç bir adamın aşkını geç fark etmesi ve kaybetmesinden ötürü düştüğü buhranı anlatır. Bu eser hakkında en çok sorulan sorulardan biri, “Dudaktan Kalbe kimin eseri?” sorusudur. Sinema filmine ve diziye uyarlanan bu kült yapıt Reşat Nuri Güntekin’e aittir.
Dudaktan Kalbe Romanı Karakterleri
Oldukça kalabalık bir kişi kadrosuna sahip olan romanın karakterleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
- Hüseyin Kenan: Hikayenin başkarakteridir ve müzisyendir.
- Lamia: Kadın başkarakterdir. Anne babası yoktur.
- Saip Paşa: H. Kenan’ı büyütmüştür. Nüfuslu bir isimdir.
- Melek Hanım: Ana karakterin annesidir. Yanlış evliliğin kurbanıdır.
- Münir Bey: Cavidan ve H. Kenan’ın arasını yapan kişidir.
- Vefik Bey: Prenses Cavidan’ın babasıdır.
- Prenses Cavidan: Kenan’ın eşidir.
- Nail Bey: Kenan’ın hapisteki babasıdır.
- Kemal Bey: Lamia’nın ilk eşidir.
- Rıza Bey: Lamia’nın Kütahya’daki dayısıdır.
- Vedat Bey: Kenan’ın eski arkadaşıdır. Lamia’nın ikinci eşidir.
- Mekrube: Lamia ile Kenan’ın kızıdır.
Yüksek sosyete çevresini anlatan bu kurguda yan karakterler fazla olsa da hikaye genel olarak ana karakterler etrafında şekillenir.
Dudaktan Kalbe Kitap Özeti
Mutsuz bir çocukluk geçiren Hüseyin Kenan, babasız büyür. Babası hırsızlıktan hüküm giymiştir ve bu olay onun bütün hayatını etkiler. Annesi Melek Hanım, babası Nail Bey ile kaçarak evlenir ve bu aileden dışlanmasına yol açar. Önce maddi zorluklar, sonra Nail Bey’in alkole düşkünlüğü hayatlarını çıkmaza sürükler. Babasından kalan suç ve ailenin dağılışı, karakterin aidiyetsiz hissetmesine sebep olur.
Hüseyin Kenan’ı dayısı Saip Paşa büyütmüştür. Fakat babasından ötürü yeğenini hiç sevmez. Önce Saip Paşa’nın zoruyla mühendislik okuyan Hüseyin Kenan, geçimini İstanbul’da özel keman dersleri vererek sürdürür. Baskı altında, içine kapanık ve hassas bir ruha sahip olan genç adam, hayallerini süsleyen müzisyenlikten vazgeçmez. Annesinin dükkanını satarak Avrupa’da müzik eğitimi alır ve sonra yurda döner.
Saip Paşa, yaptığı davetlerde yeğenini cemiyete tanıtırken bu küçük çaplı şöhret ve ilgiden bunalan Kenan inzivaya çekilmek için Bozkaya’ya gider. Burada evli bir kadın olan Nimet Hanım’a da ilgi gösterir. Ardından burada tanıştığı ve yüzündeki çillerden dolayı “Kınalı Yapıncak” diyerek hitap ettiği Lamia, Hüseyin Kenan’ı görmeden kemanının sesine âşık olmuştur.
Kınalı Yapıncak’la ilişkisini henüz gerçek bir düzleme taşımamış olan Kenan, yaz bitince İstanbul’a geri döner. Oradaki niyeti Prenses Cavidan’la evlenmektir. Bunun nihayetinde de nişanları gerçekleşir. Prenses, Mısır’a geziye gidince İzmir’e geri dönen Kenan’la Lamia arasında bir ilişki başlar. Nişanlı olan Hüseyin Kenan, Lamia’yla birlikte olduğu için ona evlenme vaatlerinde bulunur.
Nihayetinde Prenses’le evlenen Kenan, Lamia’nın kendisinden hamile kaldığını bilmez. Bu bebeğin varlığını, üç ay sonra öğrenen genç kadın önce intihara teşebbüs eder. İntihar fikrinden vazgeçirildikten sonra Kemal Bey’le evlenir. Bebeğiyle Kütahya’da yaşar.
Dudaktan Kalbe final bölümünde Kenan’ın Cavidan ile evlendiğini öğrenen Lamia, kocasından ayrılır ve İstanbul’a gelir. Doktor Vedat’ın muayenehanesinde Lamia’yı gören Kenan’ın aşkı depreşir. Kadını kendisine aşık eden besteyi çalarak onu geri kazanmayı umar. Fakat umduğu gibi olmaz. Doktor Vedat da kadına taliptir, onunla evlenmek ister. Kınalı Yapıncak, artık Kenan’a karşı eski duygularının olmadığını fark edip doktorla evlenmeye razı olur.
Kenan, bu gerçekle sarsılır. Kendi gerçek benliğinin, eski yaşantısında ve Kınalı Yapıncak’la olduğu fikriyle yola çıkan karakterin önce ilhamı, sonra müziği onu terk eder. Lamia’ya asla kavuşamayacağına inanan Kenan sonunda dayanamayıp intihar eder. Dudaklarında başlayan bu zehirli sevda kalbinde biter ve onu öldürür.
Crimson Desert Sistem Gereksinimleri başlıklı içeriğimizi de ziyaret edebilirsiniz.
Dudaktan Kalbe Analizi
Geçmişinin gölgesinden kurtulup yüksek sosyetede cesur bir şekilde var olmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatan bu romanda yanlış batılılaşmanın ve sonradan görmeliğin insanda bıraktığı etkiyi görüyoruz. Kenan’ın yükselişini bestelerinin meşhur olmasıyla simgeleyen yazar, düşüşünü ise kitabın son bölümünde müziğinin hem Avrupa’daki eleştirmenler hem de çevresi tarafından takdir edilmeyişi üzerinden anlatır.
Müzik, sosyete ve yasak aşk üçlemesinde şekillenen bu eserin sonunda müzik susar, aşk biter ve bütün hatalar birer ibret olarak okuyucuya sunulur. Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde yanlış batılılaşma ve yanlış ilişkiler silsilesini oldukça iyi özetleyen bu kitap hala okurlar tarafından rağbet görmektedir.